18 Ağustos 2010

Baksı Müzesi

Baksı Müzesi, önümüzdeki günlerde kapılarını sanata, sanatçıya ve bölge insanına açıyor. Bayburt doğumlu sanatçı ve eğitimci Hüsamettin Koçan’ın bireysel düşü olarak 2000 yılında filizlenen, başta sanatçılar olmak üzere çok sayıda gönüllünün katkısıyla yıllar içinde gerçek bir toplumsal bir projeye dönüşen Baksı Müzesi 10 yıllık zorlu bir serüvenin sonunda tamamlandı. Baksı Müzesi’nde, geniş bir halk resimleri koleksiyonu, yerel el sanatlarını yansıtan özgün örnekler ve nitelikli bir çağdaş sanat koleksiyonu bir arada yer alıyor.
Doğu Karadeniz’de, Bayburt’un 45 km dışında, Bayraktar Köyü’nde, Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerinde kurulan Baksı Müzesi, çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına aynı çatı altında yan yana, iç içe yer vererek sanatı yaşamla buluşturmak için yola çıkıyor. Baksı Müzesi, bir yandan sanatı toplumla, sanatçıyı doğayla bütünleştirirken, bir yandan Türkiye’nin en yoğun göç veren bölgelerinden biri olan Bayburt’a yaşam soluğunu sanatla yeniden kazandırmayı, bölgenin ekonomik yaşamını canlandırmayı hedefliyor.
Baksı Müzesi, sürekli sergileme bölümleri, dönemsel sergi mekânları, konferans salonu, kütüphane, konuk evleri ve atölyelerle 30 bin metrekarelik bir alana yayılıyor. Hüsamettin Koçan, Baksı Müzesi’ni “Yöresel seramik ve dokuma geleneklerini yeniden hayata geçirmek, insanların yaşamı sürdürecek maddi kaynağa kendi topraklarında ulaşabilmesini mümkün kılacak yolları araştırmak ve geleneksel kültürle çağdaş yaşamı buluşturacak yeni bir alan yaratmak” için hayata geçirdiğini söylüyor. Koçan,“Öğrendiklerimi ve düşündüklerimi doğduğum yere taşımak istiyorum” diyerek Baksı Müzesi’nin doğuş öyküsünü özetliyor.
Baksı Müzesi’nin bölümleri


Sergileme Salonu: 1.500 metrekarelik bu alanda Şahmaran, Köroğlu, Eshab-ı Kehf temalı halk resmi örnekleri, camaltı ve işleme koleksiyonu, yazı resimler, şifa tasları, alemler, taş baskılar, çömlek ve seramikler, ehramlar müzenin geleneksel el sanatlarını temsil ediyorlar. Müzenin çağdaş sanat koleksiyonunda yer alan açılış sergisi ise 20 çağdaş sanatçının “gelenek ve sanat” olgusuna yaklaşımlarını içeren işlerden oluşuyor.

Bayburt Evi: Özgün bir Bayburt evinin yerel mimari unsurlarını yansıtan birim etnografik eşyayı bünyesinde barındırıyor.

Konferans Merkezi: Seminer, konferans, panel ve gösterilere ev sahipliği yapacak 150 koltuk kapasiteli salonda el sanatlarının yanı sıra, ziraat, hayvancılık, sağlık konularında da eğitici programlar düzenlenecek.

Atölyeler: Sürekli üretime yönelik dokuma ve seramik atölyeleri yıl boyunca yerel halka hizmet verecek, kaybolan el sanatlarını yeniden kazandırmayı amaçlayacak. Yaz aylarında buna ek olarak, konuk sanatçıların gözetiminde çağdaş sanat atölyeleri de gerçekleşecek.

Kütüphane: Bu birimde sayıları 10 bine ulaşan sanat yayınları, halk bilimi ile ilgili yayınlar yer alıyor.

Konuk evi: Aynı anda 30 kişinin konaklayabileceği ayrı bir birim… Araştırmacılar, eğitimciler, sergi düzenleyicileri ve davetli sanatçılar için tasarlandı.

Müze Koleksiyonları
Baksı Müzesi’nde günümüz sanat ve tasarım dünyasını yansıtan koleksiyonlar, halk resimleri ve yerel etnografik ürünlerle birlikte sergileniyor. Müze, sanatla zenaat’ı, süreklilikle arayışı aynı ortamda buluşturuyor. Böylelikle, aynı zemin üzerinde, farklı dönemler, farklı teknolojiler ve farklı anlayışlar izleyicinin değerlendirmesine sunuluyor.
Müzede yer alan günümüz sanatına ilişkin perspektif Vakıf Yönetim Kurulu üyesi Ahu Antmen’in önerisiyle oluştu. Buna göre, her yıl 20 sanatçı bölgeye davet edilecek ve üretilen işler bir sonraki yılın sergisini oluşturacak. Sergilenmiş işler ise depo-müzede sürekli sergilenmeye alınacak. Bu bölümdeki sanatçılar, farklı disiplinlerde geniş bir yelpazeyi temsil edecek.
Açılış sergisinde günümüz sanatı bölümünü, Ali Kazma, Alp Sime, Aslımay Altay, Ayşen Urfalıoğlu, Aziz Sarıyer, Beril Anılanmert, Burak Bedenlier, Esma Paçal Turam, Gülay Semercioğlu, Güler Güngör, Kurucu Koçanoğlu, Murat Morova, Mürteza Fidan, Nermin Er, Ramazan Bayrakoğlu, Suzi Hug Levi, Şakir Gökçebağ, Tuğrul Selçuk, Zafer Mintaş’ın işleri temsil ediyor.
Asma Kat Galeri’de ise her yıl bir tasarımcının yerel malzeme çıkışlı tasarımları sergilenecek. Müzenin açılış sergisinde bu bölümde moda tasarımcısı Özlem Süer’in ehram kumaşından tasarladığı giysiler yer alıyor. Burada her yıl farklı bir tasarımcı yer alacak ve her tasarımcı bir sonraki yıl eser verecek tasarımcıyı da belirleyecek.
Halk resimleri koleksiyonu Hüsamettin Koçan tarafından yıllar içinde oluşturulmuş bir toplam… Halk resmi geleneğinin zengin ürünlerinden oluşuyor. Camaltı resimler taşbaskılar, boyamalar, işlemeler bu alandaki zengin belleği yansıtıyor.
Farklı inançları temsil eden eserler bu bölümde yer alıyor. Şahmaran örnekleri destansı bir paylaşımı, Eshab-ı Kef inanışın “koruyucu tılsım” boyutuna ulaşmasını, Amentü Gemisi sonsuz inanışı, Yazı Kuş suret-yazı yolculuğunu, Sır-rı Ali kurban edilişi, Zümrüd-ü Anka ve Dünya Güzeli Fatma ise güzelliği dile getiriyor.
Yöresel ürünler iki önemli grupta toplanıyor. Ehram ve çömlek… Çömlek toprağın derinliğinden, ehram ise göçerlikten besleniyor. Ehram motifleri doğrudan kırsal kültüre, doğaya bağlı, göçer algısını temsil eden yalın çizgili, yüksek beğenili bir dilin zengin örneklerini sunuyor. Ocaklar, zaplar ve küpler, form ve süsleme bakımından geçmişe uzanıyor. Metal örnekler daha çok dini kaynaklı ürünleri bir araya getiriyor. Çoğu bölgeden toplanmış alemler, şifa tasları, ölçüm aletleri metal işçiliğinin ve form algısının çeşitliliğini vurguluyor.

Doğal ortamla dost mimari anlayışı
Müzenin mimari tasarım sürecinde yerel mimarlığın toprak damlı yapı geleneğinin çağrışımlarından hareket edildi. Kavramsal projeyi Metin Koçan ve Hüsamettin Koçan tasarladı. Baksı Müzesi’nin uygulama projesini mimar Sinan Genim gerçekleştirdi
İnşaatın birinci bölümünde dam, bir yaşama ve üretme alanı olarak düşünüldü. Yöreden toplanan kına taşları beton taşıyıcılarla birlikte kullanıldı. İkinci bölüm ise çevredeki dağ siluetine eşlik edecek bir yükselişle, doğal ortamla dost bir anlayış içinde yapı-heykel tasarım anlayışı ile oluşturuldu. Işık kaynağı, yerel kökenli bir tasarım geleneğinden hareketle, tepeden alınarak duvar yüzeyleri boşaltıldı ve sergilenme olanaklarının içe dönük bir atmosfer kazanması sağlandı.

Bayraktar Köyü ve Baksı
80 hanelik Bayraktar Köyü’nde bugün 480 kişi yaşıyor. Son 20 yılın belirleyici unsuru, köyde yüzde 650 oranında bir göç oranının saptanması. Çömlekçilik, dokuma gibi el sanatları bir zamanlar köyün gereksinimi karşılayacak orandayken bugün hemen hemen hiç yok. Mimari gelenek tamamen yok olmuş, marangoz ve taş ustaları gurbete gitmiş. Köydeki geleneksel yapı anlayışının yerini gecekondu almış. Gençler yazın sınırlı ölçüde toprakla uğraşıyor, kışın ise yeterince üretim yapılmıyor.
Bayraktar Köyü’nün eski adı olan Baksı, Kırgız Türkçesi’nde “şaman” anlamına geliyor. Bayraktar Köyü’nün Ay Yokuş bölgesinde bulunan bir ahlat adak ağacı, geçmişten bugüne halk arasında yaygın olarak ziyaret ediliyor. Köyde “cezbe” olarak adlandırılan şamanistik ritüelin bugün de sürdürüldüğü görülüyor. Köyün gündelik yaşamında tılsım olgusu önemli bir yer tutuyor.

Adım adım Baksı Müzesi
2002 Nisan ayında Bilgi Atölye 111’de düzenlenen müze tanıtım sergisi, Baksı Müzesi’nin oluşumuna katkı doğrultusunda gerçekleştirilen ilk adımdı. Bu dönemde Hüsamettin Koçan imzalı 9 özgün baskıyı bir araya getiren “Tılsımlı Eller” koleksiyonu, müzeye gelir sağlamak amacı ile oluşturulan ilk proje oldu.
2003 yılında ise bu kez 19 çağdaş sanatçının katılımıyla gerçekleştirilen özgün baskılardan oluşan yeni koleksiyon, “Tılsımlı Eller 2” adıyla hayata geçirildi ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde gerçekleştirilen bir sergiyle kamuoyuna duyuruldu.
Baksı Müzesi projesinin gerçekleştirilme sürecindeki en önemli aşamalardan birini 2004 baharında Proje 4L’de düzenlenen “Şaman Güncesi” sergisi oluşturdu. Yöredeki Şaman gelenek ve inançlarının simgesi olan 41 sayısının uğuruna inanan 123 sanatçı, gönüllülük coşkusu ve enerjisiyle bu sergide buluştu. Baksı Müzesi’nin Çağdaş Sanat ve Yerel Sanat Atölyeleri, misafirhanesi, etnografik evi ve yemekhanesinden oluşan ilk bölümü, tüm bu gerçekleştirilen çalışmaların desteği ile 2004 yılında hizmete açıldı.

Baksı Müzesi, 2005 tarihinden itibaren çalışmalarını, o yıl kurulan Baksı Kültür Sanat Vakfı bünyesinde sürdürmeye başladı. Aynı yıl, müzenin atölyelerinde köyde yaşayan genç kızların el becerilerini ve hayal güçlerini yansıtan yorganlar üretildi. Bu yorganların bir kısmı sanatçı Hüsamettin Koçan’ın çizdiği desenler üzerinden hayata geçirildi. 2006 yılında Bayburt Halk Eğitim Merkezi’nde “Nazarlık Yorganlar” başlığıyla sergilenen yorganlar, aynı yıl İstanbul’da Cey Güzel Sanatlar Merkezi’nde Hüsamettin Koçan imzalı “Ayrılık Resimleri” sergisiyle birlikte Baksı Müzesi’ne katkı amacıyla sergilendi.

Baksı Kültür Sanat Vakfı
Çayırlar Mevkii Bayraktar Köyü
69000 Bayburt Türkiye
 www.baksi.org

Mübadele Müzesi

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Kültürel Miras ve Müzeler Direktörlüğü çalışmaları kapsamında, Lozan Mübadiller Vakfı ve Çatalca Belediyesi işbirliği ile Türkiye’nin ilk göç temalı müzesi Çatalca’da kuruluyor.

Kasım 2010’da kapılarını ilgililere açacak olan Mübadele Müzesi’ne sandıklarında sakladıkları aile büyüklerinin giyim eşyaları, mutfak aletleri, yazılı belgeler, fotoğraflar ve her türlü anı eşyaları ile herkes katkıda bulunabilir.
3 kıtada hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’nun son 200 yılında kaybedilen topraklarında yaşayan Osmanlılar farklı dönemlerde doğdukları ve yaşadıkları topraklardan göç ettiler...
Lozan Antlaşması’nın imzalanmasıyla geçerlilik kazanan Mübadele Sözleşmesi sonucu Türkiye ve Yunanistan arasında yaklaşık iki milyon kişi zorunlu göçe tabi tutulmuş ve doğdukları toprakları kısa sürede terk etmek zorunda kalmıştı.
Nüfusunun yaklaşık yarısı göç kökenli olan Türkiye Cumhuriyeti’nde halen bir “göç müzesi”nin bulunmuyor olması ise bir eksiklikti.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Kültürel Miras ve Müzeler Direktörlüğü çalışmaları kapsamında, Lozan Mübadiller Vakfı ve Çatalca Belediyesi işbirliği ile Türkiye’nin ilk göç temalı müzesi Çatalca’da kuruluyor.
Yunanistan’dan Türkiye’ye ve Türkiye’den Yunanistan’a göç eden mübadiller ve onların 1. 2. ve 3. kuşak akrabaları için, karşılıklı göç ve öncesi kültürel ve folklorik yaşam öğelerini korumak, sergilemek ve gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla gerçekleştirilen Mübadele Müzesi, kapılarını Kasım 2010 ilgililere açıyor...
Mübadele Müzesi’nde Sergilenecek Objeler Evlerimizde Saklanıyor, Şimdi Paylaşma Zamanı!
Mübadeleye tabi tutulan Yunan ve Türk vatandaşlarının, çocukları ve torunlarının, yakınlarının, mübadeleye bir şekilde ilgi duyanlara geçmişi anımsatacak özlem, hüzün ve sevinç duygularının canlanmasını sağlayacak kültürel ilişkileri geliştirecek mekân ve ortamları yaratacak Mübadele Müzesi katkılarınızı bekliyor.
Sandıklarda saklanan aile büyüklerinin giyim eşyaları, mutfak aletleri, yazılı belgeler, fotoğraflar ve her türlü anı eşyaları, müzeye bağış yapanların isimleri ile sergilenecek.
Mübadeleye ilişkin her türlü bilgi, belge ve anı eşyası yer alacak, Lozan Mübadilleri Vakfının sözlü tarih arşivinde yer alan 1. kuşak mübadillerle yapılmış görüşmeler görsel-işitsel olarak izlenebilecek, mübadillerden derlenen mani ve şarkılar sesli olarak dinlenebilecek.
Mübadele öncesinde Rumların yaşadığı Çatalca Kaleiçi mahallesinde yer alacak müze binasının bitişiğindeki meydan Mübadele Meydanı olarak düzenlenecek ve meydana bir de Mübadele Anıtı dikilecek.