10 Temmuz 2010

Tatarlı – Renklerin Dönüşü

Antik Çağ ahşap boyama sanatının günümüze ulaşmış en önemli örneklerinden Tatarlı Tümülüsü’nün mezar odası , İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın katkılarıyla ilk kez Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi’nde sergileniyor. Bu muhteşem eser, M.Ö. 5. yüzyılda Anadolu’da yaşamış insanların hayatı ve inançları hakkında önemli bilgiler veriyor.
Yazılı kaynaklardan bilindiği kadarıyla ahşap üzerine boyalı resimler antik çağda çok yaygındı. Ancak ahşap, çürüyüp yok olan organik bir malzeme olduğundan nadiren günümüze ulaşabilmektedir. Uzun yıllar nemli toprak içinde kalıp günümüze ulaşabilen boyalı ahşaplar yalnızca ufak parçalardan ibarettir. İşte bunlar göz önünde bulundurulduğunda, M.Ö. 470’lerde inşa edilen Tatarlı Tümülüsü’ndeki mezar odasının binlerce yıl sonra sağlam şekilde günümüze ulaşması gerçekten bir mucizedir. Ancak bu kez de kaçak kazı yapan kişiler, arkeologlardan önce davranıp bilimsel araştırma yapılamadan bu mezarı da yağmalamışlardır.1969’da antikacılar tarafından kışkırtılan köylüler, Afyon’un Dinar ilçesine bağlı Tatarlı kasabası yakınında bulunan tümülüsün mezar odasına girmeyi başardılar. Yağmacılar bekledikleri gibi değerli ölü hediyeleri bulamadılar çünkü bu mezar, daha antik çağda açılmış ve daha sonra başka gömüler için kullanılmıştı. Hayal kırıklığına uğrayan kaçakçılar duvardan en az iki boyalı ahşap kalası kesip götürdüler. Geriye kalan kirişler Eylül 1970’de bir kurtarma kazısıyla Afyonkarahisar Müzesi’ne getirildi. Muhtemelen, 1969’daki kaçak kazıda kesilen, iyi korunmuş iki boyalı kiriş Münih’de Bavyera Eyalet Arkeoloji Koleksiyonu’nda 2004 yılında Münih Üniversitesi Klasik Arkeoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Lâtife Summerer tarafından bulundu. Bilimsel çalışmalar sonunda kirişlerin Tatarlı’ya ait olduğu kanıtladıktan sonra, Lâtife Summerer ve ETH Zürih, Tarihi Yapıları Araştırma ve Konservasyon Enstitüsü’nden Dr. Alexander von Kienlin, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile sıkı bir işbirliği içinde, 40 yıl önce tamamen tahrip edilmiş bu mezar odasını tekrar ayağa kaldırmak için bir proje başlattı. Yurtdışına kaçırılan bütün friz parçalarının geri getirilmesini de kapsayan restorasyon projesiyle, yalnızca bu eşsiz eserler bilime kazandırılmıyor, Türkiye’de kültür varlıklarının korunmasına da büyük bir katkı sağlanmış oluyor.

2500 yıl boyunca hemen hemen hiç bozulmayan Tatarlı ahşapları, son kırk yıl içinde büyük ölçüde tahrip edildi. Bu nedenle mezar odasının tekrar ayağa kaldırılması, yüzlerce parçanın birleştirilmesi, orijinal malzemeye yapılan yeni eklemeler ve yapay bir çelik konstrüksiyon sayesinde mümkün olabildi. Alman Dışişleri Bakanlığı’nın maddi desteği ile beş restoratör ve iki lisans öğrencisi ahşapları sağlamlaştırmak ve boyalı mezar odasına ait mevcut tüm bilgileri toplamak için aylarca çalıştılar. Bütün bu zahmetli çalışmalara rağmen mezar odasının 1969’dan önceki halinin geri getirilmesi imkânsızdır.
Tatarlı projesi arkeoloji, mimarlık, restorasyon ve konservasyon, bilimsel analiz ve bilgisayar yöntemlerini bir araya getirerek antik çağ ahşap boyama sanatı ve altyapı tekniği hakkında bir çok yeni bilgi üretti. Bu nedenle sergi, yalnızca bu eşsiz eserin çıktığı topraklara geri getirilmesini değil, solmuş renklerin de geriye dönüşünü konu alıyor. Ahşap üzerindeki boyalar yalnız ince tabakalar halinde kalmış ve renkler büyük ölçüde solmuş. Buna rağmen özgün resimler üstünde hiçbir rötuş veya renklendirme yapılmadı. Ancak resim kompozisyonlarının daha iyi algılanabilmesi için bilimsel ve teknolojik araştırmalara dayanarak bazı frizler yeniden kopya edildi. Bu replikalar ziyaretçilere orijinal resimlerle karşılaştırma ve böylece daha fazla renk ve figür algılama olanağı veriyor. Persler ve İskitler arasındaki savaş, bir cenaze alayı ve Herkül’ün Geryoneus serüveni gibi sahneleri gösteren etkileyici resimler yalnızca sanatsal açıdan değil tarihi açıdan da ilginçtirler. Düzinelerce figürün yer aldığı sahneler M.Ö. 5. yüzyılda Anadolu’da yaşamış insanların hayatı ve inançları hakkında önemli tarihi bilgiler veriyor.

Yerebatan Sarnıcı'nda Venedik Rüyası

Su Üstünde Avrupa İstanbul 2010 Şenliği kapsamında, İtalyan cam sanatçılarının yapıtlarından oluşan "Venedik Rüyası" sergisi ziyarete açıldı.
Çağdaş sanatı galerilerden sadece belli bir sanatsever grubun dışına çıkarmak ve her kesimden halka yaymak hedefiyle kurulan ve UNESCO tarafından da desteklenmekte olan Artlifefortheworld’un başkanı Simonetta Gorreri’nin sanat yönetmenliğinde hayata geçen ‘Venedik Rüyası’ sergisi, İtalya’nın ünlü cam sanatçılarının işlerini Yerebatan Sarnıcı’nda İstanbul sularıyla buluşturuyor.

Maria Grazia Rosin, Candida Ferrari, Heidi Bedenknecht DeFelice ve Cristiana Moldi Ravenna’nın farklı türde cam materyallerle çalıştığı eserler, özel video yansıması ve müzik eşliğinde aydınlatılıyor.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Uluslararası İlişkiler Direktörü Esra Nilgün Mirze Bu proje kapsamında 4 elementi buluşturmayı hedeflediklerini ifade eden Mirze, "bu 4 elementin tamamı camda mevcut. Venedik Rüyası projesi, Venedik gibi bienal ve görsel sanatların geliştirilmesinde öncü bir kentle İstanbul’u buluşturdu. Kardeş şehirler olan İstanbul ve Venedik arasındaki kültürel bağların gelişmesine de katkıda bulundu. 4 İtalyan sanatçının yapıtları, Yerebatan Sarnıcı’nın tarihsel, çağdaş ve modern etkileriyle, büyüleyici bir atmosfer yaratıyor" dedi.
 Açılışına, İspanya’nın İstanbul Başkonsolosu Enrique Romeu Ramos ve Venedik Belediyesi Kültür Danışmanı Tiziana Agostini’nin de katıldığı sergi, 31 Temmuz’a kadar gezilebilecek.

Orijinal Vücut Dünyası-Yaşam Döngüsü” Sergisi

Dünyaca ünlü BODY WORLDS Orijinal Vücut Dünyası-Yaşam Döngüsü sergisi, 11 Haziran 2010 tarihinde ilk kez İstanbul’da açılıyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında gerçekleşen sergi, THEPARTNERS ile serginin bilimsel ve tıbbi danışmanlığını yapan İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle sunuluyor.
 BODY WORLDS, kendimizi görme biçimimizi dünyada hiçbir müze deneyiminin yapamayacağı şekilde değiştirir.
Çığır açan bilim adamı, Dr. Gunther von Hagens’in imza attığı büyüleyici sergiler dünya üzerinde 30 milyonu aşkın kişi tarafından ziyaret edilmiştir.
BODY WORLDS ve Yaşam Döngüsü’nde, Plastinasyon yoluyla dönüştürülmüş 200’ü aşkın otantik insan örneği, insan bedeninin formunu, güzelliğini, işlevini ve potansiyelini sergiler. İnsanın yaşam döngüsünü konu alan özel bir sergi olan Yaşam Döngüsü, bedenin yaşamındaki safhaları gösterir – döllenme anındaki ilk yaşam kıvılcımından bebeklik ve çocukluğa, ergenlik ve gençlikten yetişkinliğe ve yaşlılığa kadar.
Yaşam Döngüsü ziyaretçilere yaşlanma süreci boyunca bedeni ve ömür uzatma bilimindeki en son bulguları göstererek ziyaretçilere ilham verir. Yaşı ne olursa olsun, sergi gören herkeste bir yankı yapacaktır.
BODY WORLDS ziyaretçiyi insan diyarının iç topraklarına ve dıştaki sınırlarına yolculuk etmeye davet ediyor. Bu birçok duyuya hitap eden deneyim ziyaretçileri insan bedeninin zarif formu ve işlevi, üzüntü ve hastalığa karşı kırılganlığı ve sağlıklı olduğu zamanki hayret verici gücü ve potansiyeli üzerinde düşünmeye zorluyor. BODY WORLDS, insanlıkla ve kendi kendinizle unutulmaz bir karşılaşmadır.
Gunther von Hagens’in BODY WORLDS sergileri yerleşik bir beden bağış programından çıkan ve bağışlanmış bedenleri kullanan yegane kamuya açık anatomik sergilerdir.
Gunther von Hagens’ın BODY WORLDS Orijinal Vücut Dünyası-Yaşam Döngüsü sergisi, 11 Haziran tarihinden itibaren İstanbul’da Antrepo 3’te sergilenecek.

2010 ISAF Açık Deniz Yelken Gençler Dünya Şampiyonası


ISAF (Uluslararası Yelken Federasyonu) tarafından 23 farklı ülkede gerçekleştirildikten sonra ilk kez İstanbul’da 08–17 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecek ‘’GENÇLER YELKEN DÜNYA ŞAMPİYONASI’na 63 ülkeden toplam 253 tekne 348 sporcu kayıt yaptırdı. Son yılların en yüksek katılımı olarak kabul edilen rakamlarla İstanbul’da gerçek bir yelken şöleninin gerçekleşeceği kesinlik kazanmış oldu.

Dünyanın en prestijli yarışlarından biri olarak kabul edilen, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri içerisinde yer alan Şampiyona Türkiye Yelken Federasyonu tarafından organize edilirken, GSGM, Spor Toto Teşkilatı, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ve Beyoğlu Belediyesi destekleri ile hayata geçiriliyor.
08-17 Temmuz tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek 19 yaş altı Genç Yelkenciler Dünya Şampiyonası’nda sporcular ilk defa 5 sınıfta 8 kategoride yarışacak. Kızlar ve Erkekler kategorilerinde düzenlenecek yarışlarda her bir kategorinin Dünya Şampiyonları belirlenecek. Yüksek performans teknesi 29er ilk defa İstanbul’da kullanılacak.
Bu özel ve prestijli yarışın İstanbul’da gerçekleştirilmesi Olimpiyat Oyunları bünyesinde yer alan Yelken branşı yarışlarının başarıyla düzenlenmesi anlamını kazanacağından İstanbul’un Olimpiyat adaylığı konusundaki puanını da arttıracak.
İlgili Linkler:
· Türkiye Yelken Federasyonu www.tyf.org.tr
· Uluslararası Yelken Federasyonu (ISAF) www.sailing.org
· Volvo Youth Worlds Facebook www.facebook.com/pages/VolvoYouthWorlds/93806273347
· Volvo Youth Worlds YouTube www.Youtube.com/VolvoYouthWorlds

8 Temmuz 2010

STANLEY CLARKE TÜRKİYE'DE

Besteci, kompozitör, prodüktör, proje adamı ve pek çok müzik grubunun üyesi... Stanley Clarke, gelmiş geçmiş en iyi bas gitaristlerden biri. Ünlü basçı, bu akşam İstanbul Arkeoloji Müzeleri Avlusu’nda gitarını konuşturacak.

Stanley Clarke, rock fusiondan caza kadar birçok müzik türünde ünlü isimlerle projeler yaparken, solo albümleriyle geniş bir müzik yelpazesinde iz bıraktı. Richie Kotzen ve Lenny White ile Vertu, Marcus Miller ve Wictor Wooten ile SMV gibi projelerde yer aldı. Chick Corea’nın grubu Return To Forever’ın üyesi. Caz, rock, fusion, bolca funk ve soul tınıları taşıyan bestelerin sahibi bir bas sanatçısı. Tekdüzelikten sıkılan, sürekli yeni projeler üreten Stanley Clarke, “Yeni müzisyenlerle çalışmayı hayat dolu, yenilikçi ve eğitici bulurum. Uzun süre aynı şeyi asla yapamam” diyor.
Geçen yıllarda Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde konser veren Clarke, Türkiye’ye 3- 4 kez geldiğini hatırlatarak, şöyle diyor: “İstanbul’un tarihi yapısı, en çok ilgimi çeken yönü. Caz dinleyicilerinin zevki tartışılmayacak kalitede ve benzersiz.” Return To Forever projesini Al Di Meola, Chick Corea ve Lenny White gibi sanatçılarla yeniden canlandıran Clarke, piyanist Hiromi ile de bir albüm yaparak adını The Stanley Clarke Band feat. Hiromi koydu.
Rock, rhytmic blues, R&B, pop gibi müzikleri karıştırıp özgün sesler yaratan Clarke, konserde çalacağı şarkılarla ilgili bir de ipucu verdi: “Son albümüm içinde biraz funk, biraz rock- fusion ve biraz da etnik barındırıyor. Yaparken çok eğlendik. Bu albümden birkaç parçayı konserde de çalacağız.”
Bu akşam Clarke’a klavyede Hiromi ve Ruslan Sirota ile davulcu Ronald Bruner Jr. eşlik edecek. Clarke, “20’lerinin ortalarındaki bu müzisyenlere imreniyorum, onlar grubumda büyüyorlar. Ronald Bruner Jr. ise günümüzde yaşayan en önemli caz davulcularından biri. Müziği, tekniği ve bakış açısıyla diğer genç davulcuların çok ötesinde” diyor.

"Uluslararası Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması"

'Uluslararası Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması' Bursa Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'nda Yapılan Törenle Başladı. Büyükşehir Belediyesi Tarafından Bu Yıl 24.'sü Düzenlenen Etkinlikte, 20 Ülkeden 650 Dansçı Yöresel Oyunlarını 12 Temmuz'a Kadar Sergileyecek.
'Uluslararası Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması' Bursa Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'nda yapılan törenle başladı.

Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 24.'sü düzenlenen etkinlikte, 20 ülkeden 650 dansçı yöresel oyunlarını 12 Temmuz'a kadar sergileyecek.
Yarışmaya katılan tüm ekiplerin sahnede birlik ve beraberlik örneği sergilediği programda açılış konuşmasını yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, "Uluslararası Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması, Bursa'nın ve Türkiye'nin adını dünyaya duyuruyor." dedi.
Uluslararası Bursa Festivali'nin de 49 yıldır devam ettiğini hatırlatan Altepe, şunları söyledi: "Bursa'da festivalin getirisi olarak 24. kez hayata geçirilen 'Uluslararası Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması', kendine özgü değerleriyle Türk kültürünün geleneksel birikimini uluslararası boyutta sergiliyor. İnsanlar tanımadıklarına düşmanlık duyar. Bu organizasyon farklı kültürlerin birbirilerini tanımalarına ve kaynaşmalarına olanak sunarken, aynı zamanda dostluk ve kardeşlik bağlarını da güçlendiriyor. Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması, Bursa'dan dünyaya barış mesajları verecek. Bu coşkuyu tüm şehir yaşayacak."
Altepe, yarışmacı ekiplerin hafta boyunca kentin 9 farklı noktasında, vatandaşlar için gösterilerini sergileyeceğini belirtti.

GÖSTERİLER BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ
Büyükşehir Belediyesi Karagöz Halk Dansları Topluluğu ve Bursa Kılıç Kalkan Ekibi'nin kına eğlentisi ve köy düğününü sergilediği gösteriyle başlayan programda, 20 ekibin dansçıları 3'er dakikalık gösterilerle kendilerini tanıttı. Program sırasında konuklara lokum ikram edildi.
Bir süredir Bursa'da bulunan ve Türk kültürünü yakından tanıma fırsatı bulunan Hırvatistan ekibi de danslarıyla programa renk kattı. Yarışmaya katılan Arnavutluk, Belarus, Bosna Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çin, Gürcistan, İspanya, Karadağ, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Macaristan, Makedonya, Moldova, Polonya, Portekiz, Rusya, Senegal, Tataristan ve Yunanistan sahne performanslarıyla beğeni topladı. Vatandaşlar, coşkulu açılışta dansçılara alkışlarıyla moral verdi.
Tüm ekipler, Bursa'da kaldıkları süre boyunca Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'nun yanı sıra Ahmet Taner Kışlalı Meydanı, Kent Müzesi amfisi, Tophane, Huzurevi, Kestel, Mudanya, Orhangazi Meydanı ve Hürriyet'te gösterilerini sergileyecek.

İSPANYA ULUSAL BALESİ GÖSTERİSİ

 İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetmenliği’nin “İstanbul Dans Ediyor!” sloganına sahip bir projesi var. Dans Platform İstanbul adlı proje, bu ay dünyaca ünlü koreograf Nacho Duato yönetimindeki İspanya Ulusal Balesi’ni (Compañía Nacional de Danza) İstanbul’da ağırlıyor.

İspanya Ulusal Balesi “Without Words, Kol-Nidre, Gnawa” isimli gösterisiyle 11 Temmuz Pazar günü Saat 20.00’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda İstanbullular'la buluşacak.
GENÇLERE DESTEK
İspanya Ulusal Balesi, sanat yönetmeni Nacho Duato tarafından 1999 Ekimi'nde geleceğin dansçılarını profesyonel yaşama hazırlamak üzere kuruldu.
Kendisi de başarılı bir dansçı ve koreograf olan Tony Fabre’nin eş sanat yönetiminde, Nacho Duato imzalı balet ve balerinlerin yer aldığı topluluk kısa sürede dünya çapında görünürlük kazandı. Bale, bir yandan genç dansçılara ilham verirken bir yandan da koreograf olmak isteyen dansçıların desteklendiği bir alan yarattı.

6 Temmuz 2010

Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi ve Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü Açılıyor

“2010 Türkiye’de Japonya Yılı” kapsamında düzenlenen Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi ve Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü açılış töreni 10 Temmuz 2010 tarihinde Japon Prensi Tomohito Mikasa ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın katılımıyla Kırşehir’de gerçekleşecek… T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından organize edilen Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi ve Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü açılış töreni 10 Temmuz 2010 tarihinde saat 18:00’da Japon Prensi Tomohito Mikasa ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katılımıyla düzenlenecek.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Ferit Tüzün’ün “Esintiler”, Nevit Kodallı’nın “Telli Turna”, Yoshiyuki Kozu’nun “Kaman’da Gün Batımı” adlı eserleri seslendireceği açılış töreni sonrasında, Arkeoloji Müzesi, enstitü binaları gezilecek.
Japon Hükümeti’nin karşılıksız kültürel hibe programıyla inşa edilen ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından teşhir tanzim ile çevre düzenlemesi yaptırılan müze binası, Türk – Japon dostluk ve işbirliğinin sembolü olarak kabul ediliyor. Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi tarafından inşa edilen enstitü binası ise bilimsel araştırma ve arkeolojik kazılar yapılması, elde edilen bilgilerin kurs, seminer, konferans ve yayın yoluyla paylaşılması amacıyla yapıldı. Bunun yanı sıra, Japonya dışındaki en büyük Japon bahçesi de bu alanda inşa edildi.

FOTOĞRAF TUTKUNLARI TEMMUZ AYINDA AKBANK SANAT'TA


“2010 Türkiye’de Japonya Yılı” kapsamında düzenlenen Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi ve Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü açılış töreni 10 Temmuz 2010 tarihinde Japon Prensi Tomohito Mikasa ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın katılımıyla Kırşehir’de gerçekleşecek… T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından organize edilen Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi ve Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü açılış töreni 10 Temmuz 2010 tarihinde saat 18:00’da Japon Prensi Tomohito Mikasa ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katılımıyla düzenlenecek.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Ferit Tüzün’ün “Esintiler”, Nevit Kodallı’nın “Telli Turna”, Yoshiyuki Kozu’nun “Kaman’da Gün Batımı” adlı eserleri seslendireceği açılış töreni sonrasında, Arkeoloji Müzesi, enstitü binaları gezilecek.
Japon Hükümeti’nin karşılıksız kültürel hibe programıyla inşa edilen ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından teşhir tanzim ile çevre düzenlemesi yaptırılan müze binası, Türk – Japon dostluk ve işbirliğinin sembolü olarak kabul ediliyor. Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi tarafından inşa edilen enstitü binası ise bilimsel araştırma ve arkeolojik kazılar yapılması, elde edilen bilgilerin kurs, seminer, konferans ve yayın yoluyla paylaşılması amacıyla yapıldı. Bunun yanı sıra, Japonya dışındaki en büyük Japon bahçesi de bu alanda inşa edildi.

5 Temmuz 2010

SİNEMADA MİTOLOJİ


Sinema Atölyesi-5 Görsel/İşitsel Sunum

10 Temmuz 2010 Cumartesi Saat: 17:00
SİNEMA VE MİTOLOJİ SERİSİ – 1 :

YÜZÜKLERİN KARDEŞLİĞİ ÜÇLEMESİ
Yeni Yüksektepe Felsefe Derneği Kadıköy Şubesinde felsefe, kültür etkinlikleri devam ederken bu ayki sinema etkinliğinin konu başlığı devam edecek bir dizi olarak belirlendi: “Sinema’da Mitoloji”
İyilik ve kötülüğün savaşı, insanın kendisiyle olan mücadelesi efsanelere, mitolojik bir çok öyküye konu edilmiştir. Önce edebiyatta daha sonra da kendini uyarlamalarla sinemada gösteren birçok değerli film bulunmaktadır. Tarih süreci içerisinde insanlıkta ilgi uyandıran bu masallar, efsaneler sinemaya uyarlandığında ortaya şaheserler çıkmıştır.
Sinema’da mitolojik öykülerin uyarlamalarının ya da alıntılarının konu edildiği yeni başlayan dizimizde bu ay ünlü yazar Tolkien’in aynı adlı “fantastik” romanından uyarlanmış “Yüzüklerin Efendisi Üçlemesi”ni inceleyeceğiz. Peter Jackson’a ve filmine birçok ödül kazandıran bu film üçlemesi sinemanın eğlence kısmını tatmin ederken filmin konusu, karakterleri ve anlamıyla; mitsel sembolojiye ulaklık eden bir yapım olma özelliğini de taşımaktadır.
Sinemada işlenmiş olan bu anlamları paylaşmak, yönetmeninden yazar Tolkien’e kadar söyleşmek üzere 10 Temmuz Cumartesi günü saat 17:00 de gerçekleşecek etkinliğimize davetlisiniz.
Hazırlayan ve Sunan : Gülşah Eskiköy ,
İÜ İletişim Fakültesi, Radyo-TV ve Sinema, 98
Katılım ücretsizdir.